Enes Çakmak
-
Hû
Gecenin vakitlerindesin. Yıldızların altında. Yıldızlar tam da üzerinde. Allah’ın seni affedebileceği ve de affetmiş olabileceği ihtimallerinden uzak, vesveseler kulaklarında; göğü izliyorsun. Karanlık ve sonsuz göğü. Korkuyor ve endişeleniyorsun. Ruhunu bu bitimsiz ve muammalardan ibaret evrene üfleyen Rabbinin katında hangi merhaledesin… Continue reading
-
Tekelleştirilmiş Mutluluk
İnsanı üzen, olaylar değil bilakis olaylara yüklediği anlamlardır. Dikkat kesil: Seni üzen, yıpratan ve acılar içinde kıvranmana sebep olan olayların ardında hiçbir hayrın emaresi yok mu? Elbette var. Yahut düşünmek istersen eğer, ruhuna huzur veren her olayın ardında kötücül bir… Continue reading
-
Asûdesin
Seni, üç sene evvel bir kâbusun orta yerinde buldum. Rüyanın tabiatına aykırı, uzun uzadıya sürecek bir kâbustu o. Üç vakit sürdü, tam üç vakit beraberce uyuduk. Belki aynı bedenin içinde, belki aynı ruhun kendisiolarak üstelik. Üç küsur sene; dile kolay,… Continue reading
-
3 Kasım
Geçen sene, bu zaman. 3 Kasım’da. Tabir-i caizse, doğulu şivesiyle ‘askariya’dan çıkmış, evimin yolunu tutmuş gidiyordum. Aradan geçen bir senelik koca zaman diliminin bu kadar hızlı ve nankörce geçmesi, insanı düşündürmeden edemiyor. Ömür, biz ölümden ne kadar kaçarsak kaçalım, ölüme… Continue reading
-
Bir Ölüm Şiiri
geceler üzerime üzerime geliyor, geceler vicdanıma günahlar fısıldıyor bana, ruh kıymetinde üfürülen nur, işte! karanlıklar zindanındayım beni zindandan kurtaracak dipsiz bir kuyu mudur bahtımdaki, ve de sevdiğimce itilirken ölüme doğru, çatlak dudaklarımdan süzülen bir “Allah!” nidâsında mı gizlidir kurtuluş oysaki… Continue reading
-
Ferfecirde
Sen, düşüncelerinsin. Düşüncelerinden, hülyalarından ve esasında, sanılarından ibaret bir varlıksın. Aynanın karşısına geçtiğin an, gördüğün sen, zannettiğinden başkası olabilir mi? Kendini, kendine uygun ithamlarla, eleştirilerle ve belki de kimi zaman övgülerle, bedbaht bir tenakuzla yorumlayan bizzat sen değil misin yoksa?… Continue reading
-
Derdim Bana Derman İmiş
Hepimiz, zaman zaman, başımıza gelen musibetlerden ve dertlerden dolayı yakınırız ve onlara çareler ararken de ekseriyetle dışsal bir meseleye işaret ederiz. Deriz ki, “Şu olursa, her şey düzelecek,” yahut, “Bunu elde edersem, sıkıntılarım da gidecek,” vesaire. Lâkin, hakikat bu mudur?… Continue reading
-
Günahlarla
Vakitsiz, insansız, imansız bir çağdayız. Vakitler ölü, insanlar ruhsuz, imanlar sahte. Ne olacak bu hâl? Cami bahçeleri, şehirler, sokaklar; dünyanın, insandan ibaretliğine rağmen, ne kadar da boş olduğunun kanıtıymışçasına karşımızda duruyor. Onların içindeyiz, onların yüreğindeyiz; ama, sanki büyük bir boşluk… Continue reading
-
Benim Mümkün Dünyalarım
Ben, yaşantım, varlığım ve neticede kendim hakkında sahip olduğum düşüncelerimden ibaretim. Kendimi, ancak ve pek tabii bir biçimde, yalnızca kendime dönerek anlayabileceğimi gösterir bu. Kimim ben? Bana, kendi anlamımı, kıymetimi ve değerimi; benden başka kim verebilir sahiden? Bilinmez. Bir stoacı… Continue reading
-
güzellemelere elveda
bir şey gördüm, bir şey duydum. hissettim, anladım, özümsedim. fısıldadı. sessizce. kulaklarıma fısıldadı. gönlüme, gözlerime fısıldadı. yap, dedi; yapma dedi. dur dedi. durma. koş, koşma… ne oluyor ulan birden böyle? sorular geliyor, sorular gidiyor. ya içine düştüğüm yokluğun fırtınası, ya… Continue reading
-
sürreal – I
Oluş, ruh, être, cin, creationism! Hû. Varlığın içinde, varlığın dışı; dışında, içi mevcut. Ben, mevcudun içinde bir mevcut. İnisiye oldum; verimli bir döl, seyyal. Varoluşçuluğun, yok-oluşçuluğa irca edilen cinsinden, cinssiz, hissiz. Bir ate. Belki bir ateist, inançlılar arasında. Tanrım, İsa… Continue reading