Son Yazılar


  • Sükût ve Şükür Üzerine

    Semânın doruklarında, ruhlara tüm insani hislerin bahşedileceği o an, soyut, ölümlü ve ölümsüzlüğe haiz âcizane varlığıma, tüm hislere nazaran ekseriyetle karamsarlığın sunulduğunu, dudaklarımı yalayan soğuk metalden böğrüme akan yaşam şarabını içtikten, onu cennetvari bir içecek misali yudumladıktan çok sonraları hissediverdim. Continue reading

    Sükût ve Şükür Üzerine
  • Köle Kardeşlerim

    Her yeni gün, bir önceki ile eşit. Aynı. Kendime dair soruların cevaplarını tutkuyla sürdürdüğüm arayış dahi zararda olduğumu düşündükçe anlamını yitiriyor. Art niyetliler –ki onları ancak böyle tanımlayabiliyorum– buna depresyon diyorlar. Yaşantımız normal, bizler hastaymışız. Hayır, hayır! Yaşamın kanunu buymuş:… Continue reading

    Köle Kardeşlerim
  • Gece Denildiğinde

    Gece denildiğinde, ruhum durulur. Geceye vardığımdaysa ansızın bir ruh oluveririm. Kendimi bulmak arzusunun dahi hükmü olmaz o an. İnsanca putların topyekûn yıkıldığını, öfkesizce hissederim lakin biliyorum ki ben deli de değilim. O güzel çehre, o karanlık yüz, bakışlarımı hayretle dolduran… Continue reading

    Gece Denildiğinde
  • Rekabetin Neticesinde İnsan

    İşin doğrusu, bu mecraya yabancıyım. Yaşamın her anında olduğu gibi kendini ifade edebilmek problemiyle, burada da karşı karşıya kalmamak mümkün değil. Yazdıklarım ve yazacaklarımın içeriği, salt duygularımı ifade eden bir anlamda mı olmalı yahut kimi zaman akıl süzgecinden geçirilmiş, belki… Continue reading

    Rekabetin Neticesinde İnsan
  • Zamanın Arafında

    Zaman, ne de önemlidir insan için. İnsan, geçmişin satırlarında, ilmek ilmek örülen hatıralarda dolaştığında, “yitirilen her güzellik” olur zaman. Sevgilinin gözlerine yansıyan ilk akis, ilk öpücük ve belki de son olur, acıtır. Bunca seneler usulca dürülmüştür zaman, kendisine emredildiği gibi.… Continue reading

    Zamanın Arafında
  • İla Cehenneme Zümera – I

    Acı, utanılası bir şeydir toplum nezdinde. Ama gerçek acı, toplumu utanılası kılar. Çağ, sıkıntı ve garabet kokuyor. Biz, kahroluyoruz. Kahroluşumuz inanmaya sevk etse de bizleri, saf iman da nihayetinde yalancı umutları öldürüyor ve dünyanın çok da güzel bir yer olmadığı… Continue reading

    İla Cehenneme Zümera – I
  • Toplumsal Bağışıklık

    Zor olan yazmak yahut yazabilmenin sırrına vâkıf olmak değil. Ne için yazmak isterim? Yazmak benim için hangi anlamları ihtiva ediyor? Meçhul! Öyle ki bu soruların cevapları büyük bir ummana gömülü hazinedir, ben ise kıyıdan ayrılmaya korkan bir kimseyim. Desem ki… Continue reading

    Toplumsal Bağışıklık
  • Bir Ben Vardır Bende Benden İçeru

    Gülmek devrimci bir eylemdir, denilir. Ben de diyebilirim ki bir şair veya yazar için, özellikle acemi olduğu düşünülen ve pek de kendini ifade etme imkanı bulamamışları kast ediyorum, yazmak, devrimci bir eylemdir. Engellere, olmazlara ve özellikle pek de içsel derinliği… Continue reading

  • Benlik Ağlatı

    çehreme yıkılan gece rengi tavangöz ferimi yuva edinmiş sevgiliyi kıskanırölümsülüğümağır aksak öpüşlerlederkenarlarımda kimsesiz,ağlaşır hilkat garibesi dünyanınveledi zinalarıyızcerahat sarısı kokuşmuşluğumuzuizah edebilen bir cürümdürbu bu, ruhları yontulmuş?yalana taparların mahpusundayirmi yedisinevardımvar idim, boyun büken öfkemivururlarkensol kütüğümün soğuğunda benliğimi acıtan nümayişi bekleşenbütün alçaklaraelvedacenazemin ardındanşairliğime… Continue reading

    Benlik Ağlatı
  • Sâd

    harabat ehlinin oratoryosundaakislerim nidasızyüzüme çalınan, katışıksızçığlıkların da anlamı değil miyim kendi zannımca doğrusutrajedik bir salvo yaratır*isyana meylederken ağı ilegerim gerim gerilen skeptik suratsızlığımbenbircahiliyye arabıyım göremezdim ilkin,bahar yelim ile eyleşir iken göz pınarlarımazaba meyil olduğunutuğyanımınah canzalimliğin, vicdanından canangönül oyuğumun kebir vezirikahroldum… Continue reading

    Sâd